Batı düşüncesinde Nietzsche'nin ünlü Tanrı öldü, onu biz öldürdük deyişiyle Tanrı'nın ölüm ilanının verilmesinin ertesi insanın Tanrı tarafından değil de politik eylemle kurtuluşu mümkün müdür? sorusu modern politik teorinin kalbine yerleşti. Bu sorudan hareketle ortaya konan “Kurtuluş Teolojileri” Batı'nın çağdaş entelektüel dünyasının en popüler meselelerinden birisidir. Günümüzde politika ile dinin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği sorusu, sahici dindarlık ve Mesihçilik meseleleri, düşünürleri mütemadiyen meşgul eden soru ve meselelerdir. Elinizdeki çalışma, Batı'da entelektüeller modern politikayı tesis ederken onların kurtuluş ve kıyamet teorilerine nasıl öykündüklerini, dini reddetmelerine rağmen kendi teolojik geçmişlerinden nasıl etkilendiklerini anlama çabasından doğdu. Daha ötede bütünüyle sekülerleşme iddiasına rağmen modernitenin teolojik kökenleri düşünürlerin görüşleri çerçevesinde teşhis edilmeye çalışıldı.