Bu kitapta, modernite projesinin bir parçası olarak gelişmiş bulunan kent planlaması, Osmanlı´dan günümüze kadar uzanan bir zaman perspektifi içinde yorumlanmaktadır. Kent planlamasında Tanzimat´tan Cumhuriyet´e kadar sıkılgan bir modernite projesinin, Cumhuriyet´in başlangıcından 1950´li yıllara kadar radikal bir modernite projesinin, 1950´li yıllardan 1980´lere kadar ise popülist bir modernite projesinin etkili olduğu gösterilmekte, 1980´li yıllardan sonra modernite projesinin hızla aşındığı öne sürülmektedir. Modernist kent planlaması çerçevesi, Türkiye´nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşadığı hızlı kentleşme deneyimi sırasında büyük ölçüde yetersiz kalmış, kentsel gelişmeyi emrivakiler halinde gelişen çözümlere yönlendirmiştir. Bu emrivakiler himayeci ve popülist siyasal pratiklerden yararlanarak varlıklarını korumasına karşın, yine de modernite karşısında yeni bir meşrutiyet çerçevesi oluşturamamıştır. Bu durumda kent planlaması yeni arayışlara kaynaklık ederek Türkiye´nin gündeminde sürekli olarak yerini almıştır. Kitaptaki yazılar bu tür arayışlara ilişkin örneklerdir. Modernite´nin 1980´li yıllardan sonra aşınmaya başlamasıyla birlikte, planlamada araçsal rasyonelliğin yerini iletişimsel rasyonellik arayışlarının alması, bir yandan çoğulcu katılımcı planlama pratiklerinin gelişmesine, öte yandan kentsel tasarımın ön plana çıkmasına neden olmuştur.