“Bu süreçleri [nüfus politikaları] düzenleyen seçkinler, öngörülebilir varsayımlarla değil, toplumun, bireylerin şartlandırılması ve yönlendirilmesi yoluyla doldurulacak boş bir sayfa olduğu fikri etrafında gelişen gelişigüzel bir toplum modeli üzerinden hareket etmişlerdir. Ancak bir araştırmacının ileri sürdüğü gibi, “boş sayfanın karanlık bir yanı vardır. İnsan doğasında uyandırdığı boşluk totaliter rejimler tarafından hemen doldurulur ve boşluğun soykırımla doldurulmasının önüne geçilemez. Boşluk, eğitimi, çocuk yetiştirmeyi ve sanatı yolundan çıkaracak toplum mühendisliğiyle doldurulur... Bu, yaşam karşıtı ve insanlık karşıtı kuramsal bir soyutlamadır”.