Sosyal ve siyasal sorunlara yaklaşımlarındaki farklılıklar, doğal olarak aydınlar arasında bölünmelere neden olmuştur. Her kimlik sınır çizer; içeride tutulmak istenenlere yapılan her vurgu, dışarıda tutulacakları da belirginleştirir. Osmanlı’da ondokuzuncu yüzyılda oluşan siyasal kimlikler sırayla Batıcılık, Muhafazakarlık ve İslamcılık olmuştur. Bu üç kimliğin ortak özelliği, Osmanlıcılık kimliğini de içermeleridir. Yirminci yüzyılın başlarında bu kimliklere Türkçülük de eklenmiştir. Bu düşünceler arasında en derin çelişki, imparatorluk ideolojisi olan Osmanlıcılık ile ulusçuluk ideolojisi olan Türkçülük arasındadır. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı esnasında hızla yükselen Türkçülük kısa sürede Osmanlıcılık siyasetini işlevsizleştirmiştir. Bu tarihten günümüze kadar Batıcılık, İslamcılık ve Türkçülük her biri dönemsel yükselişler ve düşüşler yaşamış olsa da varlıklarını korumuştur.