Nermin Yıldırım okura bu kez garip bir Ev’in; hemşirelerin “abla”, hastaların “misafir”, başhekimin “baba” diye adlandırıldığı, her ge- çen gün daha katı kurallarla yönetilen tuhaf ama bir yandan da çok tanıdık bir akıl hastanesinin kapılarını aralıyor. Biri Ev sahibi, diğeri misafir, biri genç, diğeri yaşlı, biri geçmişe, diğeri geleceğe bakan Esin ve Rikkat’ten hareketle, içeridekilerin ve dışarıdakilerin, tek tek çıldırmaktan vazgeçip topluca delirenlerin buruk, muzip ve her şeye rağmen ümit dolu hikâyesini anlatıyor. Yıldırım, Misafir’de yetkin ve zengin diliyle, yakın geleceğe dair ür- kütücü, tuhaf ama bir o kadar da tanıdık bir dünya yaratıyor. Bas- kıcı bir düzende, bir akıl hastanesinde kurduğu bu dünya, dış dün- yanın hem bir parçası hem de ta kendisi gibi görünüyor. Misafir, normalini yitirmiş, çokça incinmiş, bolca incitmiş bir dün- yada, kırılmış hayallerin, ertelenmiş sevgilerin, hakkıyla yaşana- mamış ömürlerin ortasında, kendine sığınacak yer arayanların romanı. Yıldırım, sızının ve şifanın hikâyesini, o derin anlatımıyla, incelikle, şefkatle dokuyor.