Aklaşmış saçlarının altında, halen güzelliğini muhafaza eden yüzünde içinde binbir maskeyi barındıran gözleriyle genç kızı seyrediyordu. Onda gençliğini görmüş olmalıydı ki, ‘Gençliğim...’ diye hitap ederek başlamıştı, sözlerine. ‘Aşk nedir biliyor musun, gençliğim? Aşk ulaşılması imkansız bir menzil değildir. Aşk o ulaşılmaz diye hayal ettiğiniz menzile giden yoldur. Yürümesini bilene...’ Önünde duran fincandan kahvesini yudumladıktan sonra, ‘İşte biz şu basit dünyada o zor yolu yürüdük.’ dedikten sonra karşısında sessizce oturan genç kızı seyretmeye devam etmişti.