August Schmarsow binalardaki mekânları birer mimari öğe olarak ele alan ilk kişidir. Schmarsow, mekâna verilen anlamın tikel bir tarihsel dönemin psikolojik anlatımın parçası olduğunu savunur. Konrad Fiedler resim ile heykelin kendilerine özgü dilleri, anlatım yolları olduğunu savunur; sanat, kavramsal bilgiye paralel ama ayrı gelişen bir etkinliktir. “Mimarlığın kökeni ve içteki özünü sorgulamanın vakti gelmedi mi?” “Her tür tinsel etkinlikte olduğu gibi mimarlıkta da biçimlenmemiş olandan biçimlenmiş olana doğru ilerlendiği varsayımından yola çıkmamız gerekir.” “(…) mimarlık, insanın mekân sezgisinin ideal biçimlerine uygun olarak mekân yaratır.” “Mimarlık tarihi mekân duygusunun tarihidir (…)”