Türkiye’nin modernleşme sürecini, çatışmacı projelere sahip toplumsal kesimlerin farklılıklarını öne çıkararak okumak son derece yaygın bir eğilimdir. Bu çatışmanın ana ekseni müphem bir çağdaşlık vurgusuna dayandırılan modernlik ve onun karşısında konumlanan değişmez gelenek olarak belirir. Muhafazakârlık ve milliyetçiliğin diğer siyasal ideolojilerle kesişmeleri, onlarla hemhâl olmaları bu analizlerde ihmal edilir. Yüksel Taşkın, Milliyetçi Muhafazakâr Entelijansiya’da modernleşmenin asıl taşıyıcısı olarak öne çıkan, kültürel eliti temsil eden, kültürel dönüşümü kontrolü altında tutan aydınlar a karşı konumlanmış görünen milliyetçi muhafazakâr entelijansiya yı, cumhuriyetin asli kültür yapıcılarına benzerlikleri üzerinden okumayı öneriyor. Kendilerini cumhuriyetin modernleşme projesinden dışlanmış hisseden, bu çerçevenin belirlediği siyasal ve sosyal güçten nasiplenemediklerini düşünen muhafazakâr milliyetçi entelijansiyanın toplumsal rollerini, siyasal mevzilenmelerini, kendilerine has kültür(leme) projelerini ele alıyor. Merkez sağ geleneğin içinde kümelenen, siyasal gücünü buradan devşiren ve bu güçle milli kültür ün yeniden inşasına ve ihyasına yönelen bu toplumsal katmanın, tarihsel yönelimlerini araştırıyor. Turgut Özal’la ivme kazanan yeni-sağ dönüşümlerin, kapitalizmle eklemlenme süreçlerinin ve kültürel alandaki savrulmaların karşısında milliyetçi muhafazakâr entelijansiyanın verdiği tepkileri inceliyor. Taşkın, bu dönemin milliyetçi muhafazakârlık açısından ciddi bir kırılma dönemi olduğundan hareketle, Türkiye sağının izleyen süreçteki değişimlerine ve bunların halen yaşanmakta olan sonuçlarına eğiliyor. Erol Güngör, Mehmet Kaplan, Ahmet Kabaklı, Taha Akyol ve Türkiye Günlüğü dergisi bu çalışmanın odak noktalarını oluşturuyor. Yüksel Taşkın, kendi modernleşme versiyonlarını devletçiliğin çeşitli renkleriyle donatan bir siyasal projenin izlerini sürüyor.