“Seni seviyorum. Denizin dibindeki çakıl taşı nasıl sevilip sarmalanırsa ben de seni öyle seviyorum ve sana öyle bağlıyım, umarım ben de seninle denizle çakıl taşı gibi ayrılmaz bir bütün olurum.” Kafka, Milena’yla 1920 yılında mektuplaşmaya başladı ve ona; yüz otuz bir mektupla, üç tane kart gönderdi. Aralıklarla, toplamda iki yıl kadar devam eden bu mektuplaşmalar o kadar yoğundur ki daha fazla devam etmiş hissi uyandırır. Bu mektuplaşmalar sırasında, Viyana ve Gmünd’de olmak üzere iki kere görüşmüşlerdir. Milena, Kafka için umuttu. Hayatındaki ve ruhundaki tüm belirsizlikler, Milena’nın mektuplarıyla yok oluyor ya da azalıyordu. Kafka’nın kısacık hayatını kâbusa çeviren dışarıdaki etmenlerden dolayı ruhunda hissettiği baskı ve bu baskının korkularını büyütmesi bile bu mektuplarla azalıyor, hatta bu mektuplar, Kafka’ya cesaret veriyordu.