Yaşanmış bir hikayeden Vakit gece yarısı Ortada ses seda yok Uzaktan bir iki köpek havlaması duyuluyor o kadar. Rıfkı amcanın yüreği kıpır kıpır Akşam üzeri hac işlemini birlikte yaptırdığı müstakbel hacı adaylarıyla vedalaşmış, evine gidiyor. Birkaç gün sonra Allah nasip ederse mukaddes topraklara doğru yola çıkacaklar - Kimin kimsen yok mu kızım? - Yok amca. Kocam öleli iyice naçar kaldım. - Evine misafir olabilirmiyim? - Buyur gel ama Cümlenin sonundaki amanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyor Rıfkı amca. Ne oturtacak misafir odam var, ne ikram edecek bir kahvem denilmek isteniyor. Ne fark ederdi ki, Rıfkı amca ne misafir köşesine kurulmak ne de kahve içmek istiyor. Onun tek derdi bu kimsesiz ailenin halini öğrenmek. Öğreniyor tabi. Yüreği kıyım kıyım kıyılarak öğreniyor. Kapıdan içeri girer girmez soruyor: - Kızım bu pis koku ne Allahını seversen? Susuyor genç kadın. Dudakları titriyor. Gözlerinden aşağı inen yaşları fazla saklayamıyor. Başını kaldırıp şöyle bir bakıyor, gece yarısı belki de Allah tarafından gönderilen nur yüzlü ihtiyara. - Söyle yavrum çekinme söyle. Ardından hıçkırıklarını koyuveriyor anne. Başını Rıfkı amcanın omzuna koyup babasına anlatır gibi çaresizliğini anlatıyor: - Çocuklarım aç amca. Kimsem yok. Ne yapaydım? Kime gideydim Rıfkı amca taş mı sanki? Kim dayanır o hale? Koskoca adam, çocukluğundan beri ilk kez hıçkırarak ağlıyor, hem de çocuklar gibi: - Allahım affet Allahım affet Çocuklar melül mahzun annesiyle birlikte ağlayan ak saçlı adamın yüzünden aşağı süzülen yaşlara bakadursunlar, Rıfkı amca ani bir kararla anneyi omzundan tutuyor: Kim bu Rıfkı amca? Çocukları aç olan gelin kim? Rıfkı amcayı hıçkırarak ağlatan dram ne? Bu üstün ahlakı, asırlar öncesinden Diyar-ı Ruma taşıyan Mevlananın yedi sırrı ne? Hazreti Mevlana, ney ve dümbelek çaldı mı? Raks Etti mi? Yoksa bunları sonra gelenler mi uydurdu? Bu kitapta, bu büyük mutasavvıfın hayatını ve insanlığa güneş gibi doğan nasihatlerini, birbirinden ibretli yaşanmış hikayelerle birlikte okuyacak Okumaya doyamayacaksınız.