O Muallim Nâci’nin edebiyat anlayışından çok uzaklarda kendi tarzını ortaya koymuştu ama dünya görüşü hiç değişmemişti. Köklerine ve şark medeniyetine sırt çevirmeden kendisi olarak batının ilmini almak, süflî taraflarını atmak taraftarıydı... İşte Âkif’in şahsiyetini yapan, çilesini ve dramını da hazırlayan, yaşadığı toplumun bu birbirine zıt iki dünya görüşünün arasında kalmasıydı. Tanzîmat’tan îtibâren âileyi de sokağı da, siyâseti de, okulu da esir alan iki zıt dünya görüşünün...