Kendisini insanlığın son noktası olarak tanımlayan ve bütün dünya için model olma iddiası taşıyan bir uygarlığın hegemonyasına maruz halde yaşıyoruz. Batı uygarlığı, küresel bir medeniyet olarak takdim ediyor kendisini. Vitrini niteliğindeki şehirleri ve ışıltılı bulvarlarıyla, bütün dünyanın gözleri onun üzerinde çünkü. Fakat arka sokaklarda biten bir ışıltı söz konusu olan... ‘Arka sokaklar’da manzara değişiyor. Uygarlık vitrini niteliğindeki şehirlerin arka sokaklarına, dünyanın ‘arka sokağı’ niteliğindeki ülkelere, insanın iç dünyasının kuytularında batı uygarlığının bıraktığı izlere bakıldığında, durum tamamen değişiyor. Medeniyetin Arka sokakları, bu olguyu merkeze alıyor. Ve New York’a teslim olmuş bir akılla Medine’yi tekrar kurmak mümkün değildir tespitinden hareketle, bizi sarsıcı bir sorgulamaya çağırıyor. Sadece dış dünyayı değil, iç dünyalarımızı da içine alan bir sorgulamaya hem de...