Aydınlık bir gökyüzü, parıltılı bir denizi, verimli toprakları olan güzel mi güzel bir kent varmış. Bu kenti genç bir Padişah yönetirmiş. Padişah deyip geçmeyin, bizimki, öteki hükümdarlara hiç mi hiç benzemezmiş. Ne asık suratlı ne de savaş meraklısıymış. Yalnızca halkının mutluluğunu ister, ülkesinin kalkınması için çabalar dururmuş. Ama Padişahımız’ın küçük bir kusuru varmış.