Lügatler, doğru anlıyorsam, daha önce hiç olmadığı kadar hızla kalınlaşıyor. Ölen kelimelerden çok daha fazlası doğuyor. (Ölen her kelime, ortadan kalkmış, artık karşılaşmadığımız bir farkı işaret ediyor. Ortadan kalkan her farkın karşılığı olan kelimeyi lügatlerden hemen çıkarmıyoruz elbette. Ama öte yandan, ortaya çıkan yepyeni bir nüansı adlandıran kelimeler de derhal lügatlere girivermiyor.) Bu baş döndürücü çeşitlenme esnasında, kayığımı kendisine bağlayabileceğim bir iskele ararken, orada, az ileride, belli belirsiz bir kıyı şeridi gördüğümü hissedeli ne kadar oldu, tam olarak tespit edemeyeceğim. Açıkçası, bir kıyı şeridi gördüğümü zannettiğim istikamette öyle canhıraş bir çabayla kürek çekmiş de değilim. Biraz da rüzgârların yardımıyla sürüklenerek vardığım yerde gördüğümü adlandırma ihtiyacını ilk ne zaman hissettim, onu da bilemeyeceğim. Ne zaman kendimce adlandırdım, onu biliyorum işte- 2017 ortalarında bir yerde. Cemalettin N. Taşcı