“Kuş dili” ya da “kuşların konuşması” anlamına gelen Mantıku't-tayr, memleketlerinin sultansız olduğunu anlayıp yola düşen kuşların hikâyesidir. Tüm kuşlar, padişahı bulmak için çıkacakları yolculukta Süleyman Peygamber’in sırdaşı hüthüdü kendilerine rehber olarak seçerler. Hüthüt onları Kaf Dağı’nın arkasında yaşayan padişahları Sîmurg’a götürecektir. Fakat seyahatin zahmetli ve tehlikeli olduğunu anlayan kuşlar farklı konularda hüthüde sorular sorarak mazeret beyan etmeye ve yola çıkmaktan vazgeçmeye çalışır. Hüthüt ise ibretlik hikâyeler ve kıssalar anlatarak onları ikna etmeyi deneyecektir. Sîmurg’a giden yol, er kişinin yoludur; zira hakikate varacaktır. İnsanın hakikat arayışını alegorik bir anlatımla dile getiren Mantıku't-tayr, tasavvuf edebiyatının en seçkin örneklerinden biridir. İranlı meşhur sufî Ferîdüddin Attâr’ın şaheserinin Türkçeye farklı dönemlerde farklı çevirileri yapılmıştır. Yunus Emre’nin çağdaşı Gülşehrî’nin çevirisi ise en otantik örneklerden biridir. Gülşehrî, Attâr’ın ölümsüz eserini şair zevkiyle, “Türkçenin süt dişleriyle” söylemiştir.