Turizm sektörünün ülkelere gelir sağlaması ve döviz kaynağı olması, ödemeler bilançosu dengesizliklerini gidermesi, ülkelerin ekonomik büyümesine ve bölgesel kalkınmasına destek olması, istihdam yaratması, turist akımlarına uğrayan bölgelerde yatırım olanaklarını arttırması açısından ekonomik önemi yadsınamaz. 1980’lerden sonra küresel serbestleşme (liberalizasyon) politikaları, ülkeler arasında giriş-çıkış engellerinin kaldırılması, vize işlemlerinin kolaylaştırılması, teknolojik gelişim, ulaşım maliyetlerinin ucuzlaması gibi faktörler turizm hareketliliğinin yoğunlaşmasına neden olmuştur. Küresel politik belirsizlikler, insan sağlığını tehdit eden unsurlar ve ekonomik krizlere rağmen bu hareketlilik kesintisiz bir şekilde büyümektedir. Dünya Turizm Örgütü istatistiklerine göre 2017 yılında 1.326 milyar turist ülkelerinin sınırları dışına çıkmıştır. 2030’da uluslararası turist sayısının 1,8 trilyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Uluslararası turizm gelirleri ise 2017’ de 1,340 milyar dolara ulaşmıştır. 2017’de dünya gayri safi milli gelirinin %10’nun ve dünya ihracatının %7’sinin turizm faaliyetleri sonucu elde edildiği belirtilmiştir. Türkiye’de turizm sektörünün gelişimi de küresel turizmin gelişimine yakın gerçekleşmekte ve makroekonomik göstergeleri etkilemektedir. Bu çerçevede çalışmada turizm sektörü, makroekonomik bakış açısıyla daha geniş ve farklı bir perspektiften değerlendirilmiştir. Ekonomik büyüme, bölgesel gelişme, istihdam, yoksulluk ve gelir dağılımı, doğrudan yabancı yatırımlar, bölgesel entegrasyonlar, finansal sistem, para politikası, enflasyon, ödemeler bilançosu, ekonomik krizler gibi makroekonominin temel konularının yanında ülke riski, teknoloji, çevre ve iklim değişikliği gibi son yıllarda sıklıkla tartışılan konular turizmle ilişkilendirilmiştir. Her bölümde teori, uygulama örnekleri ve istatistiki bilgilere yer verilen bu kitap çalışmasının turizm ekonomisine ilgi duyan herkese katkı sağlayacağı düşünülmektedir.