Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa topraklarında (Makedonya ve Edirne) 19.yüzyılın sonlarında Bulgar bağımsızlık mücadelesine katılmak üzere Slav nüfusu harekete geçirmek için gizli devrim komiteleri kurulur. Fakat Makedonya’nın kendilerine ait olduğunu ileri süren Yunan ve Sırp milliyetçileri Bulgarların bu çabalarına hemen karşı çıkarlar. Her bir hükümet Makedonya’yı kendi topraklarına katmak için yalnızca siyasi açıdan uygun zamanı beklemektedir. Böylece Avrupa barışını tehdit eden bir kriz ortaya çıkar ve Makedonya Sorunu , Doğu Sorunu’nun bir parçasını oluşturur. Doğu Sorunu, Osmanlı İmparatorluğu’nun hızlanan çöküşü sonucu Balkanlarda politik ilişkilerin ve sınırların belirlenmesi koşullarının yeniden düzenlenmesini içeriyordu ve onlarca yıl Büyük Güçler diplomasisinin ve Avrupa kamuoyunun dikkatini üzerine çekmişti. Cumhuriyetin yönetici kadrolarının önemli bir bölümünün yüzyılın ortalarına dek Makedonya ihtilafı ortamında yetişmiş Jön Türkler arasından veya onlara yakın çevrelerden gelmiş oldukları gözlemine dayanarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ancak Makedonya Sorunu göz önünde tutularak anlaşılabileceğini söyleyen Fikret Adanır, sorunu köylülüğün ve Osmanlı tarım düzeninin çözümlenmesi temelinde ele alıyor.