Devrinde şair-i azam olarak tanımlanan Abdülhak Hâmid pek çok bakımdan yenilikleri aça aça gelir. İlk yenilik, Makber Mukaddimesi’dir. Bu girişle hem şiirin hem de ölümün bir nevi poetikası yapılır. “Birkaç perişan söz” olarak vasıflandırdığı giriş yazısında şair “bu kitap kabristanda yazıldı” demeyi unutmaz. Bir kadın, eşi Fatma hanım vefat etmiştir. O da “fena bulmuş bir vücudun” ebediyen kaybolmasına razı olmadığı için bu çağdaş mersiyeyi yazmıştır. Bu da az şey değildir şiirimizde. Eyvâh ne yer kaldı ne yâr kaldı Gönlüm dolu âh u zâr kaldı Şimdi buradaydı gitti elden Gitti ebede gelip ezelden