Vatandaşlığı evrensel geçerlilik olarak sunan, ancak bazılarını vatandaş sayarken bazılarını adı konmamış biçimde dışlayan teamüller/pratikler , modern devletin olağan faaliyetlerinden sayılır hale geldi. Vatandaşlığın sosyal içeriğini, hak nosyonunu dışlayan bu faaliyetler; dışarıda bırakılanların da kendi varoluşlarını devam ettirebilecek çareler üretmesini gerektirdi. Vaat edilmiş cemaatin parçası oldukları söylenip, böyle muamele görmeyenler için kendilerine ait hakları tespit edip sahip çıkmak da siyasal topluma müdahil olmayı beraberinde getirdi. Bütün bir modern ulus-devlet anlatısına sabitlendiği söylenen, lâkin yalnızca güçsüzce teğellenmiş bir vatandaşlık tanımı, gündelik hayatın içerisinde yarattığı ve sadece maddi imkânsızlıklarıyla tanımlanabilir kıldığı mağdurlarını içermedi. Partha Chatterjee, milliyetçilik literatürüne yaptığı katkıyı bu defa daha geniş bir bağlama oturtup, farklı bir yüzeye taşıyor. Toplum olarak birlikte yaşama pratiklerini, devletin soğuk bir biçimde tanımlayıp içermeye çalıştığı mağdurların siyasal pozisyonları ve müdahale stratejileriyle ele alıyor. Yekpare, birbirine sıkıca sarılmış ulusun vatandaşları söylemine karşı, bazılarının daha fazla sarılıp sarmalandığı, bazılarınınsa dışarıda bırakılarak mağdur edildiği süreçleri tartışıyor. Her zamanki gibi sadece belli bir bölgeye sıkışıp kalmayan, yaşadığımız dönemin tüm toplumlarına şâmil bir perspektifle...