İradeli bilginler ve erdemli insanlar, erdem pahasına bir hayat aramazlar... erdemlerini taçlandırmak için, hayatlarını feda ederler der Konfüçyüs. Tarih, statükonun sağladığı getiriler ve rahat bir yaşam uğruna, geleneğe ayak uyduran, mevcut paradigmaları yaşam modu edinen yığınlara şahit olduğu gibi; inandığı değer ve düşünceler için her şeyi göze alabilen, hatta, yaşamlarını hiçe sayabilen ender şahsiyetlere de şahittir. Statükocu yığınların, tarihin dişlileri arasında kaybolup gitmelerine karşın; ilke ve değerleri için, bazen yaşamlarını ortaya koyan şahsiyetlerin ise, -tarihte yok olasalar bile- yaptıkları mücadeleler ve temsil ettikleri fikirlerle, insanların zihinlerinde, yaşamlarını sürdürdükleri bir gerçektir.