(...) Aynı şeyden bahsedilmesine rağmen o şeyin bu kadar çok sayıda farklı kavramla ifade edilmesi ne garip değil mi? Toplum, kültür, mekan, zaman, inanç yapısı, düşünce sistemi ve disiplinler değişmesine rağmen aslında çok küçük nüanslarla hep aynı şeyden bahsedilegelmiş ve genel anlamda rıza gösterilerek kabullenilmiş bir şey. Ben ona öz vicdan diyorum, 'Lübb' diyorum. Belki Sokrates olsaydı 'daimonion' (ilahi iç ses), Kadi Abdülcebbar olsaydı 'nazar', Nietzsche olsaydı 'plastik güç', Tolstoy 'Tanrının kalbimizdeki nuru' ve Kant olsaydı 'içimdeki ahlak yasası veya tanrısal mahkemenin içimdeki temsilcisi' derdi.

Benzer Kitaplar