Kadın ve erkek dünyanın gece ve gündüz yüzü gibidirler. Kadın bilinmeyenlerle dolu anlaşılmaz karmaşık gece yüzü ile erkek için her zaman merak konusu olmuştur. İnsanı gecenin içinde gizlediği bilinmeyenler ne denli ürkütmüşse kadını keşfetmek, anlamak fikri de kimi erkeği öyle ürkütmüştür. Sanatta, edebiyatta, plastik cerrahide “Kadın” hep erkeğin düşüncelerini yoran başlıca mesele olmuştur. Öte yandan çağlar boyunca sosyo-ekonomik gelişmelerle oluşan değişimlerin içinden geçerek ama hep sırtına kambur edindiği sıfatlarla hakir görülerek horlanarak binlerce sıfatın içinden geçerek sıfatsızlıklara bürünmüştür. Oysa “Kadın” insanlığın, medeniyetin aynasıdır. Bir toplumun medeniyetinin yüceliği kadına verdiği önem ve değerle ölçülür. Bu bağlamda çağlardır adı olmayan kadının aslında bir adı vardır. O da “İnsanlık”tır. Kadın insandır. Kadın’dan var olan da insanoğludur. İnsan kendine ve insanlığa düşman olabilir mi? Düşüncenin cinsiyeti yoktur. Doğruların da… Kitabı okuduğunuzda yüzyıllar içinden geçerek kadının geldiği noktayı değişik kadın öyküleriyle bütünleyerek örecek ve belki de bu ortaya çıkan kadına yeni bir ad vereceksiniz . Ya da belki de yine bir çok ad. Ama daha saygın daha öz’den bir ad. Kitap kendi kadınına bu adı “Yoldaş” koydu… Sevgili okur, sen okudukça bu adı yüreğinin derinlerinde ararken “kadın” seni yüzlerce yıllık trajik öyküsüyle bilinmeyenleri içinde sürükleyici bir yolculuğa çıkaracak.