Marksizmin önemli bir kesimi de dahil olmak üzere, burjuva egemenlik teorisinde temellenen pek çok okuma, Lenin'i devletin ortadan kaldırılmasından çok devlet iktidarının ele geçirilmesinin teorisyeni olarak sunmuştur. Lenin’deki parti ve proletarya diktatörlüğü mefhumları, güç istencinin stratejik perspektifi yerine, iktidar istencinin diyalektik mantığı içinden yorumlanmıştır. Oysa Lenin’in en etkili vurgusu, güç ilişkilerindeki çatışma noktalarına, mücadeledeki öznelliklerin değişimlerine uygun olarak, örgütlenmenin de sürekli devrimcileştirilmesi gerektiğidir. Lenin’de örgütlenme, bedenlerin devrimci-oluşunun üretici gücüyle devinir, bu yüzden o daima öznellik üzerine yaratıcı bir çalışma olmalıdır. Antonio Negri, bu derslerinde, Lenin’in perspektifinin mücadeledeki bedenlerin arzuları ve ihtiyaçlarından ayrılamaz olan bu yaratıcı oluşumunu gözler önüne serer. Şimdi “Ne Yapmalı?” sorusu da yeni bir ışık altında görünmektedir. Bu stratejik soru, araçsallaştırma ve özdeşleştirme değil, üretme ve farklılaşma istencinin bir ifadesidir. Negri, Lenin’i günümüzün politik düşüncesine bu Leninist soru temelinde geri kazandırmaya girişir. Ama bu girişim, belki daha da akıl almaz gelecek bir sonuca varmaktadır. Lenin figüründe, şimdi politika da bir öznellik sanatı olarak geri kazanılmakta, çoktandır değersizleştirilmiş olan örgütlenme mefhumu, devrimin edimselliği olarak yeniden canlandırılmaktadır. 

Benzer Kitaplar