Latin Amerika için çok şey söylenir ve bu zengin kültür dairesi çok farklı şekillerde tanımlanır. Mesela Eduardo Galeano´ya göre Latin Amerika “kesik damarların kıtasıdır.” Zira kıtanın damarlarının kesildiği, derin ve acı izler bırakan bir sömürge geçmişi vardır ki bağımsızlıktan iki asır sonra bile ekonomik, siyasi ve toplumsal hayatta hala bazı yaraların kapanmadığı gözlenir. Birçokları için gizemli uygarlıklara ev sahipliği yapmış “büyülü kıtadır” Latin Amerika. Gabriel Garcia Marquez ise 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülü´nü kabul ettiği törende yaptığı konuşmasında; sadece kendi ülkesi Kolombiya´dan değil, “büyük vatan” olarak nitelediği Latin Amerika´dan bahseder ve bölgenin o dönemdeki hazin halini tasvir eder. Marquez konuşmasını, “yüzyıllık yalnızlığa mahkum edilmiş nesillerin, sonunda ve sonsuza kadar neden ikinci bir şansları olmasın” sorusuyla bitirir.