Bilmez ki rahimdeki yaşlıklar da dışarıdaki âlemin feyziyledir... Dünyadaki dört unsur da kendilerine Lâmekân âleminden yüzlerce yardım geldiğini bilmezler. Kuş, kafeste su ve tane buluyor ama su da kafesin dışındaki bağdan, bahçeden gelmede, tane de! Eğer bu söz, Calinus’a iftira ise cevabım Calinus’a değil. Bunu söylemiş olan kişiye. Çünkü bunu söyleyen nurlarla dolu gönüle eş olmamıştır. Örümcekte Anka tabiatı olsaydı tükürüğüyle çadır kurar mıydı hiç? Kedi pençesini kafese de atar. Pençesinin adı derttir, elemdir, ıstıraptır. Kedi ölümdür, pençesi de hastalık, kuşu da, kuşun kanadını da pençeler. Kuş, köşe bucak ilâç bulmaya koşar. Ölüm kadıya benzer, hastalık şahide. Ondan kaçıp kurtulmak için bir zaman istersin. Verirse ne âlâ... vermezse, “Olmaz, haydi kalk.” diye emreder. Zaman istemen, zaman alman ilâçlardır, tedavidir. Fakat nihayet bir sabah kızgın bir hale gelir. “Bu zaman ne zamana kadar sürecek? Utan artık!” der