Britanya’nın en heyecan verici romancılarından Michèle Roberts, eleştirmenlerce şu sıfatlarla selamlanmıştır. ‘‘ En flörtçü haliyle bir Wools’’, ‘‘en şehvetperest haliyle bir Joyce’’, ‘‘en yaratıcı haliyle bir Carter’’. Her zaman cüretkar, her zaman kışkırtıcı olan Roberts, bu kez de baba ile kız arasındaki sevginin yasak hazlarını ve sancılarını ele alarak Azize Josephine’in yaşamını ve ölümünü anlatıyor. Kimdir Azize Josephine? Kutsal bir kadın mı, bir fahişe mi? Dini bütünlükte mi bulmuştur sevinci, kafirce hazlarda mı? Sıradan bir rahibe midir, mucizeler yaratma kudreti olan biri mi? Yoksa bunların hepsi birden mi? Roman kurgusu içine yerleştirilmiş başka başka hikayelerde ise, roman üzerine değişik yorumları ve eserin başka olası versiyonlarını okuyoruz: Bunlar başka azizelere dair son derece çarpıcı, tehlike duygusu uyandıran hikayeler; tek kollu deli kızların, kulelere kapatılmış güzellerin, baştan çıkarıcı kız evlatların, özetle ‘‘yerini bilmeyen kadınlar’’ın hikayeleri. Masalsı imgeler açısından çarpıcı bir zenginlik gösteren Kutsanmamış Azizeler aşk, ahlak ve arzunun toprağında okuru sarsıcı, rahatsız edici bir keşfe çıkarıyor.