Devletin sürekliliği, temelde siyasi iktidarın aşkınlaşması ve toplumdan sıyrılmasına yönelik temellendirmelerden soyut devlet kişiliğine uzanan bir değişim ve dönüşüm sürecini irdelemeyi amaçlıyor. Bu yüzden günümüzde hükümetlerin uyguladığı istikrar programlarından ziyade Orta Çağ Avrupası ağırlıklı olarak tarihsel süreçteki farklı hukuk ve siyaset teorilerini ele alıyor. Bu bağlamda tarihselci bir metodu izleyerek süreklileştirmeyle ilgili kavramların açıklanması ve bu kavramların modern devlete kadarki dönüşümlerini sergileme çabası da sayılmalıdır. Fakat esas amaç dönüşüme neden olan etkenlerden ziyade, farklı yollarla ulaşılan aynı ortak amacı, yani devleti sürekli kılma amacını tespit etmekti. Kuşkusuz aynı zamanda kutsal bir varlık addedilen bir kral ile bugün hayatımızın her alanına nüfuz etmiş bulunan soyut devlet kişiliği birbirlerinden oldukça farklı yöneten-yönetilen ilişkisi doğurmuştur. Tebaa ile vatandaşın siyasi iktidarla olan ilişkisinin sürdürülmesine yönelik farklı temellendirmelerin farklı sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Ancak temelde amaç aynıdır; bir siyasi iktidarın varlığını garanti altına almak ve boşluk ihtimalinden, bozulmadan ve kaostan kaçmak.

Benzer Kitaplar