Her gün ölüm ve işkence tehdidinin kol gezdiği bir toplama kampına bir gün bir valiz içinde gizlice küçük bir bebek sokulursa ne olur? Buchenwald Toplama Kampı’nda, çizgili giysiler, dikenli teller, gaz odaları, insan yakma fırınları arasına hapsedilmiş onbinlerce tutsağın kurtuluşu için örgütlenen Uluslararası Kamp Komitesinin bir avuç militanı da bu soruyu kendilerine sordu. En küçük bir sırrın açığa çıkmasının ölüm kalım sorunu haline geldiği ortamda, direniş örgütünün yok edilmesi riskine rağmen çocuk, Nazi vahşetinden korunmalı mıdır, yoksa bir başka toplama kampına gönderilen kafileyle dışarı çıkarılıp kaderiyle başbaşa mı bırakılmalıdır? Duyguyla akıl arasındaki çatışma nasıl çözülür? Kurtlar Arasında Çıplak , Buchenwald tutsaklarının, küçük bir çocuğun varlığıyla bazan çetrefilleşen bazan renklenen ayaklanma hazırlığını ve direniş öyküsünü anlatıyor. Bruno Apitz’in romanlaştırdığı İkinci Dünya Savaşının son yılında gerçekleşen Buchenwald isyanı, dünyanın başına musallat olan faşizmin karanlık koşullarında bile insanın yeteneklerinin ne kadar uçsuz bucaksız olduğunu kanıtlayan tarihsel bir anıt gibi çıkıyor karşımıza. İnsanlığın faşizmden çektiği acılar asla unutulmasın diye, direnişçilerin söylediği bu özgürlük türküsüne kulak vermek gerekiyor.