Küreselleşen dünyanın farklı yüzleri ile karşılama bazıları için etken bazıları için de edilgen bir süreçtir. Çünkü bu süreç, gücü elinde bulunduranlara sayısız fırsatlar sunmakta, buna karşılık güçten yoksun olanları dışlamakta ve güce ortak etmemektedir. Örneğin bugün, mukayeseli üstünlüğe sahip olanlar, pastayı büyütmek yerine küçülterek bölüştürmekte, çalışma yaşamında enformasyonel emeğe önem vererek yeni bir tür tekel kurmakta, sermaye hareketlerini çok uluslu şirketler üzerinden dünyaya yaymaktadır. Dolayısıyla da karteller ve tröstlerin her biri devlet içinde devlet olmaktadır. Bu bakımdan içinde yaşanılan yüzyılda ortaya çıkan veya çıkarılan krizlerin her biri yeni bir uluslararası düzene veya dengeye hazırlanma an’ıdır, denilebilir. Kuşkusuz, bu düzenin veya dengenin kurulmasına kapitalizmin aracı kurumları öncülük etmektedir. Bu anlamda KİT’lerin özelleştirilmeleri veya işçilerin boşaltılması sürecine, bu öncülüğün dışa vurulma biçimleri olarak bakılabilir. Kısaca, günümüzde yaşanan hızlı değişimlerde sürat, çok önemli bir faktördür ve her türlü savaşın veya mücadelenin esası kabul edilmektedir. Nitekim bugün diplomasinin paradigması dahi değişmek zorunda kalmıştır. Çünkü ülkelerin ulusal ve uluslararası politikası değişmiştir.