Günlerden bir gün, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, güzel sesli sahabi Abdullah b. Mes’ud’a: Kur’ân’ı bana oku! diye ricada bulundu. İbn Mes’ud şaşırmıştı. Hayretle: Sana indirilmiş bulunan Kur’ân’ı mı sana okuyayım? diye sordu. Peygamber Efendimiz, bunun üzerine: Evet! dedi ve ekledi: Ben onu kendimden başkasından dinlemeyi de seviyorum! Resûlullah aleyhissalâtu vesselâmın bu ricası ve izahı üzerine, İbn Mes’ud Nisa sûresini okumaya başladı. Nisa sûresi ki, Abdullah b. Mes’ud’un Dünya ve içindeki hiçbir şeye değişmem dediği beş âyet de bu sûrenin içinde yer alıyordu. İbn Mes’ud, sûrenin başından başlayarak, Her ümmete bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlar üzerinde şahit kıldığımız zaman, o kâfirlerin durumları nasıl olacak? mealindeki 41. âyete kadar gelmişti. Bu âyeti okuduğunda, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, İbn Mes’ud’a: Dur! dedi. Abdullah b. Mes’ud durdu ve dönüp Resûlullah aleyhissalâtu vesselâma baktı. Bir de ne görsün! İki gözünden de yaşlar akıyordu. -Buharî, Fedâilu’l-Kur’ân 32, 33, 35; Müslim, Musâfırin 247, (700); Tirmizî, Tefsir, Nisa, (3027, 3028); Ebü Davud, ılm 13, (3668).- Henüz yeni inmiş gibi... Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bir gece beraberinde Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer olduğu halde yine Abdullah b. Mes’ud’u Kur’ân okurken dinledi. Abdullah b. Mes’ud Kur’ân’dan uzun uzun okudu, onlar da beklediler. Sonra, Resûlullah şöyle buyurdu: Kim Kur’an’ı henüz yeni inmiş gibi okumak istiyorsa, İbn Ümmi Abd’in kıraatiyle okusun. -Buhari, Müslim-

Benzer Kitaplar