Ne yazık ki, elimizdeki Kur’an, surelerin nüzul tarihi ve gelişim süreci gözönüne alınmadan düzenlenmiş olup; Mekki-Medeni, önceki-sonraki, ayetleri ve bazen de sureleri içiçe barındırmaktadır. Şüphesiz bazı tefsirlerde ve sayısız Kur’an Tarihi Kitapları’nda surelerin nüzul sırası ve ayetlerin konumlarına ilişkin bir takım rivayetler ve düzenlemeler yer almaktadır. Ayrıca Avrupalılar da Kur’an üzerine pek çok bilimsel ve tarihsel araştırmalar yapmışlardır. Ancak bu çerçevedeki rivayetler ve öne sürülmüş nazariyeler arasında bir uyum bulunmamakta ve bireyi tatmin etmemektedir. Mütekaddimin kitaplarında ise çoğunlukla rivayetlerin nakli ve senedin zikredilmesiyle yetinilmiş, bunlardan bazıları muteber sayılmıştır. Halbuki telafisi imkansız farklılık ve çelişkiler göze çarpmakta; sözkonusu kitapların müellifleri, tenkid ve istidlal cesaretinde bulunmayıp, nihai bir fihristin çıkarılması sorumluluğunu da üstlenmemektedirler. Oryantalistler daha açık ve daha özgür fikir serdetmekle birlikte; tarihi, edebi ve sosyal faktörler, kişisel beğeni ve bireysel düşünceler, bu kimselerin istinbatlarına ve düşüncelerine güven duyulmamasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla bu sırra, Kur’an’ın kendisi vasıtasıyla ulaşmaktan ve bunu Kur’an’dan talep etmekten başka bir yol kalmıyor. Biz de bu çalışmamızda gücümüz nisbetinde bunu yapmaya gayret ettik.