Onu alıp Yeni Cami’nin oraya götürdüm. İşte İstanbul burası Mustafa, dedim. Martılar uçuşup duruyordu. Ama o en çok güvercinlere takıldı. Meydanın orasında burasında durmuş yem satanları, küçük tabaklarla yem alıp gücercinlere atanları, güvercinlerin uçuşup caminin çatısına konmalarını garipsemişti. Eskiden bizim mahallede de kumrular vardı, dedi. Kuş lastiği ile vururduk bazen onları. Annem kızardı. Bir güzel öterlerdi ki! Evet, dedim iyi hatırlıyorum o kumruları ve gerçekten çok güzel bir ötüşleri vardı. Gu guuk guk, gu guuk guk! Gözüm birden denizden, martılardan, güvercinlerden ve dahası topyekün İstanbul’dan kayıverdi. Mustafa’yı orada öylece bırakıp divanın altına girdim.