Mitler, destanlar ve folklorik anlatılar kadim serüvenlerin renkli sunumları olmanın ötesinde bir şeye karşılık gelirler. İnsanın bilgeliğinin, varoluşunun, dünyasal deneyiminin, psikolojisinin ve inançlarının en canlı tanıklarıdırlar. Onları okumak ve anlamak, içimizden yansıttığımız ve sonra bizim üzerimize yansıyan büyüleyici ışığın kaynağını görmemizi sağlar. Bu kavrayış belki de dünya perdesindeki renkleri ve şekilleri yaratan yanılsatıcı yansımaya direnmemize imkan verir.