Elif Çongur, yazdıklarının semantik tutarlılığıyla, duyarlığıyla, yer yer ironik üslubu ve kıvrak zekâsıyla lafı gediğine koymakta oldukça maharetli. “O ne yazsa okunur” diyebileceğimiz kalemlerden... Yılmaz Odabaşı Duruşu güzeldir, cesur bir emekçi kadın duruşudur. Durmayışı da güzeldir; ters kanatta oynayan Metin Kurt gibidir. “Baskı altında” geri dönmez, öne oynar, sol kanattan bindirir. Geri vitesi yoktur. Yazıları güldürüşlü, nükteli ve samimidir. Duruşunu, durmayışını, yazılarını yani Elif Çongur’u çok severiz. Önder Özen Elif Çongur karanlıktaki spor medyasının ateş böceği. Işık veriyor. Bakamadığımız bir açıdan bakıyor, göremediklerimizi gözümüzün önüne seriyor. Futbolun sarp kayalarına çiçekler ekiyor. Geçmişte ekilen nadir çiçekleri buluyor, çıkartıyor, suluyor ve yaşatıyor. Onu okurken futbolun sadece futbol olmadığını, yaşamın bir parçası olduğunu hatta yaşamın kendisi olduğunu anlıyoruz. “Ofsayt” gözümüze bir başka gözüküyor. Hep birlikte “ofsayta düştüğümüzü” fark ediyoruz... Ateş Bakan Yazılarında İslam Çupi, Kahraman Bapçum gibi özlediğimiz spor yazarlarının tadını alabiliyorsunuz... Aşkla sevdiği takımı biliyorsunuz ama yazıları başka bir takımı tuttuğunu düşündürebiliyor size. Hem “mahalle”nin hem sporun hem de sanatın içinden gelmesi, yazılarına öyle güzel yansıyor ki okudukça daha çok tadına varıyorsunuz. Güven Göktaş Elif Hoca’nın yazılarını okuduğumuzda taraflı bir dil çıkıyor karşımıza. İyiden, güzelden, doğrudan taraf, adaleti gözeten, vicdanlı, soluk alıp veren bir dil. Eleştirel yaklaşımlarında kendine daima geçmişin iyiliklerini nirengi alan bir dil. Buna çok ihtiyacımız var. Mevcut karanlığın yozlaştırdığı günlerin inadına, temiz ve samimi bir geçmiş Elif Çongur’un kaleminden geleceği aydınlatıyor çünkü. çArşı