Bir içinde yaşadığımız hayat var, bir de içimizde taşıdığımız. İçimizde anlatılmamış hikâyeler ve kullanılmamış potansiyeller taşırız. İçimize gömülü hayaller, bizden bir şeyler yapmamızı bekler. “Hayat kişinin cesareti oranında genişler ya da daralır.” diyor Anais Nin. Senin hayatında kaç cesaret denemesi var? Başlangıçta dizlerini titreten ama yaptıktan sonra seni büyüten neler yaşadın? Korkuna rağmen neler yaptın? Korkmasaydın ne yapardın? Bahar Eriş, yeni kitabında insanın dünya içinde kendi küçük dünyasını kurma çabasını anlatıyor. Öğrendiklerini ve düşündüklerini kendi hayatından da hikâyelerle paylaşıyor. Okura serpme kahvaltı tadında bir kültürel karışım sunuyor: Cesaretli kadın modelleri, azimli çocuk hikâyeleri, ebeveynlik halleri, kariyer kurma mücadeleleri, temel insanlık durumları, az gelişmiş ülke dumurları… Başka neler var? Kendi en iyi versiyonunu nasıl bulacaksın? Anne olmak ya da olmamak: Bütün mesele bu mu? “Hak etme” kültürü mü “hak görme” kültürü mü? Girdiğimiz savaşlar mı bizi yaralar, kaçtıklarımız mı? Impostor sendromu: Kadının “iç güvesi” nedir? Tutkun için evlere temizliğe gider miydin?