11 Eylül saldırılarında aslında ne olmuştu? Kennedy suikastının arkasında nasıl bir oyun vardı? Vatikan tarafından himaye edilen “Opus Dei” adlı örgütün sırrı ne? Bütün dünyayı “yöneten”(!) masonların, Yahudilerin, çeşitli gizli örgütlerin bağlantıları nasıl açığa çıkar? Ya da Türkiye üzerine oyun oynamaktan hiç vazgeçmeyen “üst akıl” neyin temsilcisi? 15 Temmuz’da ne yaşandı?... Dünya ve Türkiye üzerinden sorulabilecek bunlara benzer binlerce soruyla komplo teorileri hayatımızda önemli bir yer teşkil ediyor Çeşitli vesilelerle siyasette, medyada, kültürel ve toplumsal hayatta, her yerde komplo teorileriyle hemhal oluyoruz. Çok fazla insan komplo teorilerine inanıyor, bunları kurguluyor, yeniden üretiyor ve dolaşıma sokuyor. Üstelik tüm bunlar bazı durumlarda ciddi belirleyiciler haline de gelebiliyor. Kerem Karaosmanoğlu bu kitapta komplo teorilerinin teorisini yapıyor: Kökenlere inip, komplo teorisi olarak değerlendirilebilecek ilk metinlere bakıyor; komplo teorilerindeki söylem ortaklıklarını, yapısal özellikleri, çoğu zaten yanlışlanmış ya da yalan olduğu ortaya çıkmış bilgiler üzerinden süregiden benzerlikleri inceliyor; “bilimsellik” vurgusuna rağmen içeriğin nasıl “safsataya” dayalı akıl yürütmeyle üretildiğini gösteriyor. Tüm bunları yaparken işin kişisel ve sosyal psikolojik boyutunu da göz ardı etmeyen Karaosmanoğlu, komploculuk ve siyaset, ideoloji, kültür ilişkisine canlı bir ayna tutuyor. “Yazı çıkarsa ben kazanırım, tura çıkarsa sen kaybedersin” gibi bir denkleme dayanan komplo teorilerine disiplinlerarası, bilimsel bir yaklaşım.