Pek cok kez böyle hissetmiş, pek çok kez böyle düşünmüş, böyle korkmuş olduğu gelmişti aklına. Hayatının bütün iyi, verimli, şevkli zamanlarında, hatta gençliğinde bile, böyle yaşamıştı, mumunu hep iki ucundan yakmıştı, müthiş bir israfın, yakıp tüketmenin kah alkışlayan kah yazıklanan duygusuyla, kadehi dibine kadar boşaltmanın umarsız hırsıyla, ve sona karşı gizliden gizliye duyduğu derin bir korkuyla... haftalar ya da aylar sonra, ıstırabın ya da uyuşmanın ardından, yeniden doğuş başlamıştı, yeni bir tutuşma, yeraltındaki ateşlerin yeniden patlaması, daha büyük şevkle yaratılmış başka eserler, yeni ve daha parlak bir yaşam coşkusu. Böyle olmuştu, eziyet ve başarısızlık günleri, o sefil ara dönemler, unutulup dibe itilmişti. Her şey iyiydi. Eskiden nasıl başarmışsa şimdi de başaracaktı. Alman ekspresyonizminin edebiyat alanındaki doruklarından biri olan Klingsor'un Son Yazı, bir ressamın hayatının son birkaç ayını anlatır. Bu kısa ama yoğun içerikli romanda, Klingsor'un gözünden görmek bir büyüye dönüşür; parlak, göz alıcı, çarpıcı ve saf renklerle dolu küçük bir palet; renklerle yazılmış bir senfoni; sözcüklerle renklenmiş bir tablolar dizisizdir Klingsor'un Son Yazı.

Benzer Kitaplar