Mantık, felsefe ve sanatın yollarının kesiştiği bir noktada klasik mantık açısından şiir ve hakikat problemini ele almayı hedefleyen bu çalışma, konu ile ilgili tarihsel geçmişin ve derinlikli tartışmaların bilincinde olarak meseleyi tahlil etmeyi denemektedir. Bu eser, klasik mantığın şiirsel kıyasa ve onun bilgi değerine olan mesafeli yaklaşımını tahlil edebilmek amacıyla hakikatin tanımından başlayarak mantıksal çerçevede şiirle ilgili kavramları anlamaya ve anlaşılır kılmaya teşebbüs etmektedir. Ayrıca burada hakikat problemi ekseninde birtakım sorulara cevap aranmaktadır: Mantık ve felsefenin rasyonalitesi ile sanatın duyumsallığı ve sezgiselliği hakikat problemi karşısında ne tür bir vaziyet almaktadır? Klasik mantık açısından şiirin epistemik değerinin, diğer sanatlara göre zayıf olmasının nedenleri nelerdir? Yahut klasik mantık şiirin, insanlar üzerindeki psikolojik etkisine dair rasyonel analizler yaparken hala niçin ruhsal bir boyuttan hareketle izahlar yapma gereğini duymaktadır? Acaba klasik mantığı şiirin bilgi değeri karşısında mesafeli bir konum almaya götüren sebepler nelerdir?