Kızılbaşlar durdu. Emirler İsmail'in başına toplandı. Genç komutanın heyecandan büyümüş gözlen karşıdaki sayısız ışıltıya dikilmişti. ' Kimse konuşmuyordu. Bir süre sonra İsmail kararlılıkla başını kaldırıp emretti: "Hülafe, sen sağ cenaha; Lala, sen de sol cenaha... Kalanlar ise ortada olacak..." Genç komutanın sesindeki ahenk emirlerin kalbini titretti. "Gidin. Tanrı sizi korusun!" Orduya, ayrı ayrı cenahlardan yürüyüş emri verildi. Ordudan coşkulu bir yankı duyuldu. Binlerce kılıç parladı. İsmail'in kalbi yaşadığı coşkunun etkisiyle hızla çarpmaya başlamıştı. Ney ve nefir sesi, kocaman davulların korkunç gümbürtüsü altında orduların ön birlikleri birbirlerine girdi. Toz duman güneşin önünü kapattı. Binlerce ok öfkeyle fırladı. Mızraklar havada engerek yılanı gibi saldırdı. "Ya Allah!" "Ya Ali!"