Okan; patlamayla birlikte kulaklarında o müthiş basıncı hissetti, duymaz oldu. O yaz ölüm meleği Yüksekova’yı mekân bellemişti. Otopsiye çağırılan doktorlar bazen korucu cesetleriyle, bazen komutanları tarafından hüzünlü bakışlarla uğurlanan asker cesetleriyle bazen de başlarında kimsenin ağlamadığı, kahramanlık öyküleri anlatmadığı örgüt militanlarının cesetleriyle karşılaşıyordu. Kızıla boyanan tek mevsim değildi o yaz. İlçeye geldiğinden beri yaşadığı her mevsimin, oluk oluk akan kanla kızıla boyandığını görüyordu. Kızıl mevsimlerden bıkmıştı artık. Akıl sağlığını tümüyle kaybetmeden, her mevsimin kendi renginde yaşandığı, kendi gökyüzünün altına dönme zamanının geldiğini düşünüyordu. Fakat bu hüzünlü topraklar henüz kana doymamıştı. Fatih Öcal’ın Kızıl Mevsimler’ini bir solukta okuyacaksınız...