Çınla, çağdaş ayartıcı, dünyayı kendi adına yorumlayanların arasında yaşamaktan mutsuzdur. Doğduğu günden beri kuralları belli olan bir oyunda oynamaktan bunalmış, kendi öyküsünü kurmaya karar vermiştir. Okuduğu üniversiteyi son sınıfta terk ederek kendisine aşık olan, sol söylemin liderlerinden Özer'le evlenir. Özer'in ona duyduğu tutku ve aşkı sonsuza dek sürecek bir açık artırma gibi görür ve yaşamını ters yüz edecek olayların içine dalmaktan kaçınmaz. Bu dönüşü olmayan yolda yeniden doğmak, yeniden varolmak, aşk ve cinsellik arasındaki keskin ayrımı anlamak için erkeklerle ilişkilere girer. Çıkarsız ve karşılıksız bir sevginin varolması için ilişkilerini kocasına anlatmak ister ama terk edilme korkusuyla bir şey söyleyemez. Kendi istemiyle kontrolden çıkardığı yaşamında, şair Arman Uğursay'la girdiği ilişki hem kendisinin hem de şairin geleceğini cehenneme çevirir.