“Nurettin Topçu hocamı ilk defa 1959 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nin Boğaz’a bakan bir sınıfında gördüm. Hafif başını kaldırarak (zaten hep öyle yürürdü) sınıfa girer, yoklama yapar, günün dersini anlatmaya başlardı. Psikoloji hocamız Keysi Hanım gibi onun da sınıfa kendiliğinden yayılan bir otoritesi vardı; hakiki hocalardan sirayet eden bu hali bizim yaramaz, laubali tavırlar içine girmemize mâni oluyordu.