“Fatiha, dilimize değen en güzel duadır. Açılıştır. Yaratıcı’nın yarattıklarına açılışıdır. Yaratılanların Yaratıcı’ya kendilerini açacağı genişçe bir kapıdır.” Senai Demirci, Kırk Kapının Kırk Duası’nda Fatiha’nın hecelerine tutunarak kırk dünya halinden kırk kapı açıyor cennete... Bunlar öyle kapılar ki, hepsi de Fatiha üzerinden Allah’la kul, Yaratan ile yaratılan arasındaki o eşitsiz ve eşsiz muhabbeti anlatıyor ve dünyaya gelmiş insanoğlunun açmazlarını elden geçiriyor. Önce Eşikte duruyor Demirci, “İnsanın varlığı kendinden değildir, ödünç verilmiştir” diyor. Geldiği ilk kapı ise Yalnızlık Kapısı. “Fatiha, bir kelebek kırılganlığındaki varlığını kucaklıyor merhametle... Göğsünü çatlatan dünya çölünde yüzüne rahmet yağmuru indiriyor. Kucaklanıyorsun serince. Seni sana anlatıyor Rabbin. ‘Olur böyle şeyler!’ dercesine.” diyor bu ilk kapıda. Ve sonra insanın dünya üzerindeki hallerinin, umutsuzluklarının, aldanışlarının, sonu gelmeyen kurumlanmalarının, gafletinin, hasretinin, huzursuzluklarının, alışkanlıklarının, bencilliğinin, savruluşlarının kapılarını aralıyor. Fatiha’yı ve Fatiha’nın davetini nasıl okuyorsa, hece ve hece iletiyor okura. Ve diyor ki, “Fatiha, çoraklaşan akıl toprağımıza yağmurlar vaat eden anlam göğüdür. Fatiha, anlayışları emziren müşfik annedir. Fatiha, cennet ümidimizin dudağımıza dokunuşudur.” Senai Demirci ilk kapıdan itibaren, kırk kapıyı insanın üzerine kapanmış kapılar olarak addediyor ve Fatiha’yla açmayı deniyor, açmaya niyet ediyor bu kapıları. Fakat kapılar da O’ndan, açma niyeti de: “Biz de Fatiha’nın cennetine buyur edildik. Üzerimize kapanan kapıları Fatiha’nın anlamıyla açmaya niyetlendik. Bize hazırlanan o umulmadık bahçeyi gördük. Bize okuyacağımız bir Fatiha’yı indirmeyi dileyen, Allah’tır. Bizim Fatiha’yı okuyacaklar arasında olmamızı dileyen, Allah’tır! Bu bahçenin şahidi olarak dedik ki: ‘Maşaallah, lâ kuvvete illâ billah...’ Allah dilediği için Allah’tan isteyen olduk. İstememizi dileyenin dileği, vermektir elbet!” Böylece kırk kapı tek açılıyor. Son kapı Duasızlık Kapısı; Demirci’nin, Fatiha’nın insanın fani ömrünü sahici bir ömrün ümidi yapmak üzere nefeslerimize indiğini söylediği kapı. “Duasın Sen. Yokluktan varlığa açılmış nazenin bir avuçtan ibaretsin. Fatiha’nın göğsüne yasla dudağını. ‘Kitabın annesi’nden emzir ümitlerini.”