Atmosferi yok, belirgin çizilmiş karakterler, tipler yok, uzayıp giden diyaloglar yok, bazen dramatik yapısı bile yok, iç hesaplaşmaları yok, upuzun mekan tasvirleri yok... Bütün bunlar olmadan nasıl öykü yazacaksın?.. Aklında kalan ve seni etkileyen bir hissi, duyguyu, durumu, acıyı, neşeyi, hüznü nerdeyse 'yazmayarak' anlatacaksın. An'dasın sürekli. Şimdi'nin olağanüstü tazeliğindesin. An'ın kıymeti, anında olması zaten. Bu evrensel büyük güce yaslanıyor A. Galip'in kıpkısa öyküleri. İşte "an geldi".... O anlar birikti, kitap oldu. 'Kısa çöpü çeken' kaybetmiyor artık!..

Benzer Kitaplar