Bir yanda bombardımanlar, katliamlar, cinayetler, işkenceler, kayıplar, faili meçhuller altında inleyen, acı çeken bir ülke ve insanlar… Öte yandaysa tüm bunlara tanık olan, olaylar hızlandıkça, geliştikçe derin uykulara dalan bir adam! Sanıldığının aksine, mesele kolayca hepimiz suçluyuz demek değil, kaldı ki öyle de değil zaten; mesele önce nasıl tanıklık ettiğimizi ve ardından hangi bireysel siyasi, felsefi, iktisadi ve ahlaki saiklerle katile ortak olduğumuzu anlamaktır… Zira tekerrür eden tarih değil, işte bu(biçim)dur!