“Zaman ne gösterir, yıllar ne getirir ya da neler götürür bilmiyorum ama o gün, Kerem’in her şeyi olmaya hazırdım ben. Bir insanın her şeyi nasıl olursunuz? Yani siz benim yerimde olsanız Kerem’in o yıldız yıldız gözlerine bakıp, “her şeyin olmaya hazırım, işte geldim” diyecek olsanız, ne yapardınız? (...)”Tam da “Kerem ile Selma” adlı yeni bir aşk efsanesi ortaya çıkacakken (!) “Kerem ile Aslaaa!” dedirten bir düğün hikâyesini komedi tadında aktaran bu kitabı okurken, ilk satırından son satırına dek dudaklarınızda toparlayamadığınız o geniş gülümsemenin, sık sık kahkaha ataklarına dönüşeceği sözünü şimdiden verebiliriz.Geleneklerin, kimliklerle çatışması ya da her an değişim dönüşüm içerisindeki dünyada çelişki yaratacak şekilde içselleştirilmesinin absürtlüğü...Aşk ile evliliğin bağdaştırılma mücadelesi... Trajikomik sahneler... Kızlar ve anneler, hatta halalar, teyzeler ve derken tabii ki erkekler... Selma, en başta kendi olmak üzere herkesi ve her şeyi sorguluyor...Ve diyor ki Selma: “Anlatacaklarım var. Vaaz vermek değil niyetim, duyduğumu söylemek. Söylemeye değer şeyler duyuyorum zira. Belki hayatı daha yaşanır kılmak için ya da belki sadece ama sadece anlatmak için. Aşk iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşması iken ben, biz olmak için buradayım.”