Adalet nedir? Marksizmin adalet hakkında söyleyecek sözü var mı? Marksistlerin özgürlük ve eşitlik düşüncesi var mıdır? Marksistler neden kapitalist özgürlüğü sadece kapitalizmin hatalarından yararlanarak eleştirirler? Kölelik ve feodalizmden bütünüyle farklı olarak kapitalizmle birlikte hem insan bedeninin niteliği hem de insan özgürlüğünün temelleri konusunda çığır açıcı bir döneme girilmiş oldu. Kapitalizmden önce insanın bedeni ve emeği, tam olarak köle sahibine ya da beye/ağaya/aristokrata aitti. Önce köleciler sonra da feodaller, insan bedeni üstündeki kontrolü zor/şiddet aracılığıyla sağlıyordu. Kapitalizmle birlikte zor ortadan kalktı. İnsan, kendi bedeni ve emeği üzerinde “sınırsız” kontrole sahip oldu. İnsanın kendi “varlığı” üzerindeki kontrolü özgürlük olarak adlandırıldı; özgürlük sayısız belgeden oluşan sözleşmelerle kayıt altına alındı. Kapitalizm, insanlar arasında ve insanların mülk edinme süreçlerinde daha önce görülmemiş tarzda bir eşitlik tesis etti. Buna göre: “Bedenî bir varlık olarak hiçbir insan rızası dışında çalıştırılamaz. Hiçbir insan, başka bir insanın rızası olmaksızın onun hayatına müdahale edemez. Hiçbir insan başkasının sırtını kaşımaya zorlanamaz. Her insan, kendi hayatını kendi yaptığı seçimler doğrultusunda yaşama hakkına sahiptir-ancak kimseye bıçak çekemez ve zor kullanamaz; bu en önemli haktır, kişinin kendi üzerinde sahip olduğu haklar... insanın kendinin-sahibi olma düşüncesini oluşturan haklardır.” Tabiî kapitalizmle ve kapitalizmin maddî hayat içindeki kendinin-sahibi olma “pratikleri”yle eş zamanlı olarak birçok “özgürlük ve özgürleşme” düşüncesi ortaya çıktı. Marksizm de bunlardan biriydi. Ancak yazar kendinin-sahibi olmanın özgürlüğün sağlanmasını güvence altına almadığını/alamayacağını ve Marksistlerin de kuramsal düzeyde yakalanmış oldukları kendinin-sahibi olma düşüncesinden bir an önce kurtulması gerektiğini ileri sürmektedir. G. A. Cohen bu kitapta, özgürlük-eşitlik ve adaleti zamandan bağımsız olarak ele alıyor. Liberallerle-sosyal demokratlar, liberallerle-liberteryenler, liberteryenlerle-Marksistler, reel Marksistlerle-Marksistlerin kapitalizm ve özgürlük kavrayışları arasındaki farkları anlatıyor. Yazar “aradaki farklar”ı göstererek Marksistlerin neden liberteryenler gibi düşündüklerini açıklıyor. YAZAR HAKKINDA: Gerald Allan Cohen (1941–5 Ağustos 2009); Montreal’de doğdu. Anne ve babasının çevresi nedeniyle komünistler ve dinsiz Yahudiler arasında büyüdü. Kendi deyimiyle anne-babası proleterdi. 1957 yılında Komünist Parti’yle arasına anne-babası gibi mesafe koydu ve McGill Üniversitesi’ne (Kanada) kayıt yaptırdı. Burada felsefe ve siyaset bilimi dersleri aldı. 1963’ten 1984’e kadar Londra’da University College’de Felsefe Bölümü’nde çeşitli görevler aldı. 1985’ten sonra Oxford’da Profesör olarak görev çalıştı. 1978’de yayınlanan Karl Marx’ın Tarih Kuramı: Bir Savunma isimli çalışması özellikle Batılı Marksistler tarafından şiddetle eleştirildi. Cohen bu kitaptaki tezlerinde ısrar etti.