Ölümünün 60. yılında İslam köktendinciliğinin hortlaması, Kürt sorununun sürmesi, Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na girmek hususundaki şiddetli isteği, Mustafa Kemal’i güçlü bir şekilde yeniden güncelleştirmektedir. 1915’te Çanakkale Kahramanı, Müttefikler karşısında bağımsızlığın timsali, İmparatorluğun son Sultanını tahtından indiren ve Cumhuriyeti kuran İhtilalci, nihayet, her şeyin ötesinde, iktidar yalnızlığından ürken, Türklerin babası, isimleri kadar değişken insan: Mustafa Kemal, Kemal Atatürk, Atatürk. Yaşamayı seven ve hırsla, yorulmadan çalışan, ürkütücü, imkansız bir demokrasinin arayışında, çoğu zaman karmaşık, bazan da çelişkili böyle bir şahsiyetin hayat hikayesini kaleme almak için çok incelik ve zeka gerekirdi. Söz yerine getirilmişti. Kemal’in hikayesi, iktidara doğru büyüleyici bir yürüyüşün hikayesidir. İşte Kemal’in yaptığı bu savaş, içindeki hırsı ve cür’eti, en kötü şartlar altında meydana çıkarmaktadır. Festen Panama şapkaya, Kur’an’ın arabesklerinden 29 harfli alfabeye, kağnıdan demir yoluna bu cüret, Doğu’nun yollarından geçmektedir. Kurucu Baba efsanesinin arkasında O, bugün de dün olduğu gibi, özlemlerin, tezatın ve Tunus’tan İran’a kadar İslam dünyasındaki parçalanmışlığın merkezindeki yerindedir.