“Yer altı dehlizlerinde tükettiğim bir günden sonra yeniden insanım. Yine madende geçen, diğer günlerle aynı, fakat onlardan tamamen farklı bir gün. Nasıl aynı olmasın ki? Şairin dediği gibi, savaşta tüm günler aynıydı. Nasıl farklı olmasın ki? Filozofun dediği gibi aynı nehirde iki kere yıkanılmazdı. Filozof dediğini diyedursun, biz aynı hamamda bu sabah bir kere daha yıkandık. Bu kaçıncı, bilmiyorum... Gün sona erip de muhasebesi yapılınca yaşananların, anladık ki ne kazananın tarafındayız ne de kaybedenin. Hesap ettik, kitap ettik, olmaz dedik, bırakamayız bu şekilde; yarım kalan cümleyi tamamlamak için söz verdik, söz aldık yarın sabahın er saatine…”