Keloğlan sabahları kırlara çıkar, çalı çırpı, ot toplar ve sırtına yüklenip eve getirirdi. Öğleden sonraları güvercin uçururdu. İyi bir güvercinci sayılırdı. On onbeş güvercini vardı. İyi de ıslık çalardı hani. Padişahın sarayı bunların eviyle karşı karşıyaydı.Padişahın kızı Keloğlan´a aşık olmuştu. Kel oğlan ne zaman damda güvercin uçursa kız, Keloğlan´ın güvercin uçuruşunu izler, ıslığını dinlerdi. Kimi zaman da kaş göz işaretleriyle Keloğlan´a bir şeyler anlatırdı. Gelgelelim Keloğlan umursamazdı onu. Kızı görmemiş gibi davranırdı. Ama doğrusunu isterseniz Kel oğlan da tutulmuştu iyiden iyiye padişahın kızına.